İçeriğe geç

HASB etmek ne demek ?

“Hasb Etmek” Ne Demek? Dilin Kalbinden Toplumsal Bir Yansıma

Bazı kelimeler vardır, sadece anlamıyla değil, taşıdığı ruhla da konuşur. “Hasb etmek” işte öyle bir kelime. Duyduğumuzda kulağımıza eski zamanlardan bir yankı gelir, ama içinde bugünü de barındıran derin bir anlam taşır. Bu yazıda sadece “hasb etmek”in TDK’deki tanımını değil; aynı zamanda bu kelimenin sosyal adalet, empati, toplumsal cinsiyet ve insan olma hâliyle kurduğu bağı konuşacağız. Çünkü kelimeler, yalnızca dilin değil, vicdanın da aynasıdır.

“Hasb Etmek” Ne Demek? Klasik Anlamıyla Başlayalım

“Hasb etmek” Arapça kökenli bir ifadedir. “Hasb” kelimesi “Allah rızası için, karşılık beklemeden” anlamına gelir. Bu nedenle “hasb etmek” deyimi, bir şeyi çıkar gözetmeden, yalnızca içten bir niyetle yapmak anlamını taşır. TDK’ye göre de bu ifade, “saf niyetle, karşılık beklemeden bir davranışta bulunmak” şeklinde açıklanır.

Yani hasb etmek; bir iyiliği gösterişsizce, bir yardımı hesap yapmadan, bir emeği takdir beklemeden sunmaktır.

Toplumsal Bir Ayna: Hasb Etmek ve Sosyal Adalet

Günümüz dünyasında çoğu şey bir karşılık üzerine kurulmuş durumda. “Ne alırım?”, “Ne kazanırım?”, “Ne elde ederim?” soruları hayatın her alanına sızmışken, “hasb etmek” bu sistemin tam karşısında duran bir duruş gibi. Hasb etmek, hesapla değil, yürekle hareket etmek anlamına geliyor.

Bir kadının gönüllü olarak bir dayanışma projesinde çalışması, bir erkeğin karşılık beklemeden bir öğrenciyi yetiştirmesi, bir gencin çevre için çaba göstermesi — bunların hepsi aslında “hasb etmenin” modern yansımaları.

Kadınların Gözünden: Empatiyle Gelen Hasbilik

Kadınlar, toplumsal yapıda tarih boyunca çoğunlukla duygusal emeğin taşıyıcısı olmuştur. Evde, işte, toplulukta, çoğu zaman görünmez bir şekilde karşılıksız verirler. Bir anne, çocuğuna uykusuz gecelerde masal anlatırken; bir öğretmen, öğrencisinin gözündeki umudu gördüğünde “hasb eder”.

Kadınların empati merkezli yaklaşımı, “hasb etmek” kavramını bir yaşam biçimine dönüştürür.

Onlar için hasbilik, sadece bir kelime değil; bir bağ kurma biçimidir. Bir kadının toplumsal bir soruna yaklaşımı genellikle şu soruyla başlar: “Nasıl hissediyor olabilirler?”

Bu soru, adaletin kalbinde yatar. Çünkü adalet, sadece eşitliği değil, anlamayı da gerektirir.

Erkeklerin Gözünden: Analizle Gelen Hasbilik

Erkekler, toplumsal rolleri gereği çoğu zaman çözüm odaklı yetiştirilmiştir. Onların “hasb etme” biçimi genellikle eylem, strateji ve düzen üzerinden şekillenir.

Bir erkek bir problemi çözerken, farkında olmadan da “hasbî” davranabilir; çünkü bazen çözüm üretmek, bir iyilik biçimidir.

Mesela bir mühendis, dezavantajlı bir topluluk için enerji sistemi tasarladığında; bir baba, toplumun adalet duygusunu evde çocuklarına öğrettiğinde — bunlar da “hasb etmenin” görünmeyen yüzleridir.

Erkeklerin analitik bakışıyla kadınların empatik duyarlılığı birleştiğinde, toplumda denge ve dayanışma ortaya çıkar. İşte “hasb etmek” tam olarak bu iki gücün kesişiminde anlam kazanır.

Dil, Vicdan ve Eylem: Hasb Etmek Neden Önemli?

Dil, toplumun ahlak haritasıdır. “Hasb etmek” gibi kelimeler, sadece konuşulmak için değil, yaşanmak için vardır.

Bugün sosyal adalet dediğimiz kavramın temeli, “karşılıksız iyi niyet”tir. Gerçek adalet, yalnızca yasalarla değil, insanların birbirine duyduğu hasbî niyetle inşa edilir.

Toplumda çeşitliliği, eşitliği, dayanışmayı büyütmek istiyorsak, önce kelimelerin anlamını hatırlamalıyız. Çünkü “hasb etmek”, bir bireyin değil, bir topluluğun vicdanıdır.

Bir işyerinde cinsiyet eşitliği projesi yürüten bir kadın aktivist de, mahallede gönüllü ders veren bir erkek öğretmen de aslında aynı şeyi yapar: karşılık beklemeden, hasbî bir amaçla hareket etmek.

Hasb Etmenin Çeşitliliğe Katkısı

Toplumsal çeşitlilik, insanların farklılıklarını bir arada yaşatabilme kapasitesidir. “Hasb etmek” bu dengeyi korur, çünkü içinde rekabet değil katkı vardır.

Bir toplumda herkes kendi çıkarını korumak yerine, ortak iyiliğe odaklandığında, eşitlik ve kapsayıcılık kendiliğinden doğar.

Hasbî yaklaşım, “Benim kazancım ne?” yerine “Biz ne kazanıyoruz?” sorusunu sorar. Bu da sadece dilde değil, toplumsal bilinçte bir devrimdir.

Bir Soru: Hasb Etmek Mümkün mü, Bu Çağda?

Gerçekten, her şeyin hızla tükendiği, ilişkilerin bile algoritmalarla ölçüldüğü bir çağda “hasb etmek” hâlâ mümkün mü?

Belki de en büyük adalet arayışı, insanın kendi içinde başlamalı. Empatiyle analizi, duyguyla aklı birleştiren bir toplumsal anlayışa ihtiyaç var. Kadınların duygusal zekâsı, erkeklerin stratejik aklı — ikisi birleştiğinde, kelimeler yeniden anlam bulur.

Sonuç: “Hasb Etmek” Bir Davet

“Hasb etmek” sadece bir fiil değil, bir davettir. Daha adil, daha vicdanlı, daha insanca bir dünyanın kapısını aralar.

Bir kadın elini uzattığında, bir erkek sorumluluk aldığında, bir çocuk paylaşmayı öğrendiğinde… Hepsi bu kelimenin içinde saklıdır.

Şimdi sizden bir soru:

Sizce hasb etmek hâlâ mümkün mü?

Yoksa karşılıksız iyiliğin sesi, kalabalığın içinde kayboldu mu?

Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın — çünkü belki de hasbî bir toplum, tam da bu tür konuşmalarla başlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
https://betexper.live/prop money